Hakimler.006

Kutsal Kitap’ın anlaşılması ve yorumlanması en zor hikayelerinden biri Yiftah’ın hikayesidir. Hakimler 11:29-40 arası okuduğumuz kadarıyla Yiftah bir savaş kazanmak için ant içer ve zafer karşılığında dönüşte evine ulaştığında, ev kapısından ilk çıkanı Rab’be kurban edeceğini ifade eder. Yiftah savaşı kazanır ve eve döndüğünde kızı tefle dans ederek onu karşılamaya çıkar. Yiftah mahvolur; fakat kız babasına andı tutmasını söyler. Kızının son bir isteği arkadaşlarıyla beraber bir ay kalıp bakireliğine (yani evlenmeyeceği için) yas tutmaktır. Bunun ardından anlatı şöyle sona erer: “İki ay sonra babasının yanına döndü. Babası da içtiği andı yerine getirdi. Kıza erkek eli değmemişti. Bundan sonra İsrail’de bir gelenek oluştu. İsrail kızları her yıl kırlara çıkıp Gilatlı Yiftah’ın kızı için dört gün yas tutar oldular.” (Hakimler 11:39-40)

Birçok Kutsal Kitap yorumcusu bu metni yorumlarken, Yiftah’ın kızını öldürdüğünü söyler. Ama maalesef böyle bir yorum, hikayeyi bağlamlarından kopartmayı gerektirir. Özellikle arkeoloji ve eski İbrani tarihinden edineceğimiz bilgiler bu hikayenin doğru yorumlanmasında bize yardımcı olacaktır. Olayların arka planını incelediğimizde Yiftah bir gaddardan çok, saf bir kişilik olarak karşımıza çıkacaktır. Yiftah’ın kızı ise akılsız gibi görünse de aslında çok hikmetli davranmaktadır. Peki, kütürel ve arkeolojik bağlamlarla bu hikayeyi nasıl doğru anlayabiliriz?

Öncelikle Yiftah’ın içtiği ant kent yetkilileri ve halk önünde yapılan bir eylemdi. Modern anlayışımızdan farklı olarak Tanrıyla olan antlar bireysel ve gizli bir şekilde değil; kamuya açık ve toplumu dahil eden bir etkinlik olarak düzenlenmekteydi. Bu unsur aslında çok önemlidir; çünkü daha sonra göreceğimiz gibi, Yiftah’ın kızı, babasına andına sadık olmasını söylerken aslında aile namusunu ve ant bozulursa ailenin düşeceği durumu düşünmektedir.

Yiftah’ın andı ilk bakışta garip gelebilir:  “…evimin kapısından ilk çıkan, RAB’be adanacaktır. Onu yakmalık sunu olarak sunacağım.” Fakat aslında o dönemin evlerini göz önünde bulundurursak Yiftah’ın dediği, o kadar hatalı sayılmaz.O dönem evleri, sadece dört duvardan değil aynı zamanda bir ön avludan oluşmaktaydı ve bu ön avluda hayvanlar ve hizmetliler bulunmaktaydı. Dolayısıyla Yiftah’ın düşündüğü, büyük ihtimalle kapıdan ilk çıkan şeyin bir koyun veya büyükbaş hayvan olacağıdır.

Yiftah’ın bir insanı yakmalık kurban sunusu olarak sunabileceği düşüncesi bir çok yönden sorunludur. Maalesef Eski Ahit’in Türkçe çevirisi, İbranice’deki nüansı yakalayamamaktadır. 31. ayetin Türkçesi şöyle aktarılmaktadır: “…evimin kapısından ilk çıkan, RAB’be adanacaktır. Onu yakmalık sunu olarak sunacağım.” Halbuki, orijinal dilinde bu ayet iki cümleden değil tek cümleden oluşmaktadır: wə·ha·‘ă·lî·ṯi·hū (וְהַעֲלִיתִ֖הוּ) ‘ō·w·lāh. (עוֹלָֽה׃). Yani ayetin bu bağlamda daha doğru bir Türkçe okunuşu şu şekilde olur: “…evimin kapısından ilk çıkan, RAB’be adanacaktır ve/veya (we, וְ) onu yakmalık sunu olarak sunacağım.” Demek ki Yiftah burada bir insanı tapınağa adamak ile bir hayvanı yakmalık sunu olarak kurban etmek arasında bir fark çizmektedir. Burada konu olan “vav” harfi (we, וְ) Kutsal Kitap’ın birçok yerinde “veya/ya da” olarak çevirilmektedir. Örneğin Çıkış 21:15, “Kim annesini [ya da] babasını döverse, kesinlikle öldürülecektir.” Dolaysıyla Hakimler 11:31’in daha doğru bir çevirisi aslında şudur: “…evimin kapısından ilk çıkan, RAB’be adanacaktır veya yakmalık sunu olarak sunulacaktır.”

Yiftah’ın kızını kurban etmesi düşüncesi başka sorunlar da yaratıyor. Yiftah ordu komutanıydı. Ammonlulara yazdığı mektupta (14-28 ayetleri) Çölde Sayım 21ve 22’ye atıfta bulunuyor. Yani buradan Tevrat’ı bildiğini görmekteyiz. Fakat aynı Tevrat’taki ifadelere göre yakmalık sunular sadece erkek olabilir (Levililer 22:18-19) Tapınak hizmetine adanmış bir kişi ise erkek veya kadın olabilirdi (Levililer 27:2-7). Yani Hem Yiftah’ın Tevrat’tan alıntı yapmış olması hem de “dişi” yakmalık kurban sunulmayacağını bildiren buyrukları bilmemesi oldukça gülünç olurdu.

Son olarak; kızın ölümünden ziyade hiç evlenemeyeceğine dair üzülmesi aslında kendisinin tapınağa adanılacağını göstermektedir. Son ayette tekrar Türkçe çevirisinin nüansına kurban gidiyoruz: “İsrail kızları her yıl kırlara çıkıp Gilatlı Yiftahh’ın kızı için dört gün yas tutar oldular.” “ Yas tutmak” için kullanılan İbranice kelime “Tanah”dır (תָּנָה). Tanah’ın anlamı anmak, anlatmak, tekrar ifade etmek, bir onur bahşetmek” (Strong’s, 8567).Yani negatif bir anlamdan ziyade, POZİTİF bir anlam görmekteyiz. Dolayısıyla kızlar her sene yas tutmaktansa, birbirlerine Yiftah’ın kızının aile namusunu kurtaran hikayesini anlatmaktadırlar. Yani bu onurlu davranışı birbirine hatırlatıp bu olaydan ders çıkartmak için bir anma günü söz konusudur.

Özetle; hikayeyi orijinal dilinde, arkeolojik, kültürel, ve tarihi bağlamlarıyla okuduğumuzda net bir resim ortaya çıkmaktadır. Yiftah saf ve aptal bir davranış sonucu tek evladını ve ailenin geleceği olacak olan kızını kaybeder. Kız yakmalık sunu olarak kurban edinmektense tapınağa adanır. Yiftah’ın kızı ise aile namusunu kurtaran bir davranış sergiler. Kızın bu tutumu ise İsrail kızları tarafından birbirlerine anlatılarak bir anma gününün oluşmasına yol açar.

****

KAYNAKÇA:

  • Landers, Solomon. “Did Jephthah Kill His Daughter?.” Bible Review, Ağustos 1991, sf. 28-31, 42.
  • Miller, Dave. “Jephtah’s Daughter. Apologetics Press, 2003.” http://www.apologeticspress.org
  • Türkçe Kutsal Kitap, Kitabı Mukaddes Şirketi & Yeni Yaşam Yayınları, Eski ve Yeni Çevirisi.
  • Resim:Giovanni Antonio Pellegrini. The Return of Jephtah. Wikimedia Commons.