Günlük Hayat ve Yazıtlar.004

Şüphesiz Kutsal Kitap’ta en çok itiraz edilen konular başında kölelik gelir. İnsan ister istemez düşünür, Tanrı iyise neden kölelik sistemine müsade eder? Elbette bu konu hakkında bahsederken ilk önce antik dünyada ki kölelik anlayışını tanımlamamız lazım.

21. yüzyılda kölelik dediğimizde aklımıza 18-19. yüzyıllarda özellikle zencilerin kırbaç ve korkunç işkenceler altında çalıştıkları dönemler ve koşullar gelir. Halbuki bu Eski Ahit’teki kölelik kavramından çok uzak bir kavramdır. Eskiler 18 ve 19. yüzyıllarda yaşananları görseler herhalde şok olurlardı. Aslında ilginç olanı, eski dönem köleliğin bugün başka isimler altında devam etmesidir. Mesela 21. yüzyılın bankalara kredi borçlanması, askerlik, veya hapis sistemi gibi olgular  bundan 3000 sene önce yaşayan insanlar tarafından  rahatlıkla kölelik sistemi olarak  tanımlanabilirdi.

Gelelim İbranice’deki köle kelimesine: “Ebed”. Bu kelimenin aslında tam Türkçe karşılığı “senetli uşak” (İng. “bondservant”) gibi bir şey olurdu ve çok geniş bir anlama sahiptir. Hem bir evde hizmet eden köle hem de krallık sarayında hizmet eden bir memura (“ebed hammelek”) aynı şekilde “ebed” denilebiliyordu. Neden senetli kölelik? Çünkü Eski Antlaşma’da köleliğin hedefi maddi veya toplumsal bir borç ödemektir. Eğer birisine borçluysanız kendinizi veya ailenizi borçlu olduğunuz kişiye bir müddet köle olarak satabiliyordunuz (buna bir nevi Antik dünya’nın banka kredisi ödeme sistemi olarak algılayabiliriz, ve günümüzdeki kredi sisteminden farklı olarak faiz diye bir şey veya haciz de yoktu). İbraniler en fazla 7 yıl köle olabiliyorlardı (Mısır’dan Çıkış 21:7), yabancılar ise borçları ödenene kadar (Levililer 25:46). Aynı zamanda Musa’nın yasasında  “Jübile Yılı” adında bir madde de vardı. Bu maddeye göre 50 senede 1 Jübile yılı kutlanır ve bu yılda bütün kölelerin borçları affedilir, ister 1 sene ister 10 sene sahiplerine hizmet etmiş olsunlar (Levililer 25:10). Yani bir nevi günümüzün anlayışıyla evrensel bir banka borcu affı diyebiliriz.

Köleler birçok görev üstlenebiliyordu. Bazıları aile muhasebecisi, aile hekimi, öğretmen, bakıcı, hemşire, ahçı, genel hizmetçi, temizlikçi, inşaatçı gibi görevleri üstlenirlerdi. Köleleri veya “senetli uşakları” şiddetten ve adaletsizliklere karşı koruyan yasalar mevcuttu. Mesela sahibi tarafından yaralanan köle hemen serbest kılınıyordu (Çıkış 21:26,27). Köleler haftada 6 gün çalışır, Şabat gününde tatil yaparlardı. Çalışma şartlarından memnun olan köleler, borçları bittikten sonra bir maaş karşılığında aynı sahibin evinde çalışmayı isterlerse yaşamını aynı evde sürdürebiliyorlardı. Nitekim böyle yapanlar, evin sahibiyle ant içip eve (“Beyt”e) olan bağlılıklarının bir sembolü olarak kulaklarını delerlerdi (Çıkış 21:5-6). Ant içen köleler ailenin bir parçası olup belirli koşullara göre miraşçı bile olabiliyorlardı. Görevleri veya borçları tamamlanmadan hizmet ettikleri evden ayrılan köleler ise suçlu sayılıp cezalara maruz kalırlardı. Bir başka kölelik türü ise savaş mahkumları ve suçlulara yönelik olan kölelikti. Elbette, hapis sistemi o dönemde olmadığından dolayı toplumsal borçlar yine aynı kölelik sistemiyle gideriliyordu. Fakat savaş mahkümlarının veya suçluların kölelik yıllarını kısıtlayan bir madde yoktu. Sadece ve sadece “Jübile Yılı” denk geldiğinde özgür olabilirlerdi.

Sonuç olarak, dönemin bağlamlarıyla inceleyecek olursak Musa’nın yasasındaki kölelik kavramının 18. yy. daki kölelik sisteminden çok, bugünkü banka kredi sistemi veya toplumsal ahlaki borçları ödemeye yönelik kurulmuş olan askerlik veya hapis sistemlerine daha çok benzediğini görmekteyiz.

****

KAYNAKÇA:

  • King, Philip ve Stager, Lawrence E. “Of Fathers, Kings and the Deity: The nested households of ancient Israel.” Life in The Ancient World. (2013) sf. 22-29.
  • Türkçe Kutsal Kitap, Kitabı Mukaddes Şirketi & Yeni Yaşam Yayınları, Eski ve Yeni Çevirisi.
  • Resim: Providence Lithograph Co. Wikimedia Commons.