Justinianos’un teşviğiyle düzenlenen bir önceki konsil Kalkedoncuların ve Miyafizitçilerin arasındaki ayrılığı sona erdirememişti. Gün geçtikçe bu görüş ayrılığı İmparatorları daha fazla sıkıntıya sokuyordu. Justinianos’dan sonra Batı ve Doğu kiliselerini barıştırma çabaları İmparator Herakleios altında devam etti. Konstantinopolis Patriği Sergius bu birleşmeyi gerçekleştirmek için teolojik altyapıyı sağlayan kişi olacaktı.
Sergius Kalkedoncu ve Miyafizit görüşlerinin ortasında yer alan yeni ilahiyat kavramları önermeye başladı. Bu kavramlar tarihe “Monoenergizim” ve “Monotelitizim” olarak geçmişlerdir. “Monoenergizim” İsa’nın iki doğaya sahip olmasına rağmen tek enerjiye veya faaliyete sahip olduğunu savunan bir görüştür. İsa’nın Logos/Kelam doğası bu tek enerji/faaliyetin kaynağıydı. Tabii bu enerji/faaliyet kavramının tam olarak ne anlama geldiğini açan kesin bir tanım yoktu; büyük ihtimalle de terim birleşimi teşvik etmek için zaten kasten belirsiz bırakılmıştı. “Monotelitizim” ise İsa’nın iki doğaya sahip olmasına rağmen tek iradeye sahip olduğunu savunan bir görüştür.
Sergius Doğu bölgelerinde bu görüşü yaymak için yola koyuldu. Yanında Justinianos döneminde Konstantinopolis patriği olan Menas’ın Papa Vigilius’a sözde yazdığı bir mektubun kopyasını taşıyordu. Mektup Kilise Babalarının yazılarını kullanarak tek irade ve tek enerji/faaliyet görüşünü destekleyen alıntılarla yer veriyordu. Daha sonra düzenlenecek olan Ekümenik konsilde bu mektubun sahte olduğu ortaya çıkacaktı. Sergius’un çabaları oldukça verimli sonuçlar getirdi. Herakleios İskenderiye patrikliğine bu yeni ilahiyat tanımını destekleyen Kiros’u yerleştirir. Kiros altında Miyafizitçiler ve Kalkedoncular arasında bir birlik anlaşması yapıldı. Antakya patrikhanesinin gönlü aynı şekilde çabuk kazanıldı. Kısa bir süre içinde Konstantinopolis, İskenderiye ve Antakya patrikhaneleri bir görüş birliğine ulaştı. Fakat bu yeni oluşuma karşı çıkanlar da elbette vardı.
Doğu’daki muhaliflerin başı Kudüs patriği Sofronios’tu. Batı’da ise Roma’da yaşayan ama aslen Konstantinopolis asıllı olan İman İkrarcısı Maksimus’tu (İng. Maximus the Confessor). Sofronios eleştirilerini Monotelitizim’e karşı odaklamaktaydı. Sofronios’a göre Mesih İsa’nın iki (Tanrısal ve insansal) doğasından kaynaklanan iki iradesi mevcuttu. İnsani iradesi Tanrısal iradeye boyun eğsede bu insani iradenin hiç var olmadığı veya tamamen pasif olduğu anlamına gelmiyordu (bkz. Luka 22:42). Sofronios’un müriti olan Maksimus ise eleştirilerini Monoenergizim’e karşı yoğunlaştırıyordu. Maksimus’a göre doğası ve faaliyet kavramları kaçınılmaz bir şekilde birbirine bağlı oldukları için Mesih İsa’nın iki doğası var demek bu iki doğadan kaynaklanan iki faaliyetin olduğu anlamına gelirdi.
Sofronios ve Maksimus’un etkisiyle Kudüs ve Roma diğer üç patrikhaneye karşı muhalif bir tutum sergiledi. M.S. 649 senesindeki Lateran Sinodunda Monotelitizim ve Monoenergizim sapkınlık ilan edilmekle birlikte Konstantinopolis, İskenderiye, ve Antakya patriklerine yönelik aforoz kararı çıktı. İmparator Herakleios 641 sensinde ölmüştü. Lateran Sinodunun kararlarıda bütün birleştirme çabalarını yine suya düşürmüştü. Yeni bölünmeler ortaya çıkmıştı. Buna ilaveten Arap fetihleri ve istilaları Bizans imparatorluğunu bir kaos ortamına sürüklüyordu. Artık yeni bir ekümenik konsilin zamanı gelmişti.
7 Kasım 680 yılında III. Konstantinopolis konsilinin görüşmeleri başladı. Konsil yaklaşık 1 sene sürdü. Konsil’de Sergius’un kullandığı mektubun sahte olduğu kanıtlandı. Patrik Menas’ın Papa Vigilus’a gönderdiği orijinal mektup arşivlerden çıkarıldı ve Sergius’un kullandığı mektupla karşılaştırıldı. El yazması, sayfa düzeni ve içerik birbirine uymuyordu. Konsilin altıncı oturumunda Antakya Patriği Makarios Monotelitizim ve Monoenergizim doktrinlerini Kilise Babalarından yaptığı alıntılarla savundu. Konsil iddiaları inceledi ve Makarios’un alıntıları bağlam dışı kullandığı neticesine vardı. Sekizinci oturumda Konstantinopolis patriği Yorgos konsil tarafından ikna edildiğini ve fikir değiştirdiğini beyan etti. Dokuzunucu oturumda Makarios’un Patristik yazıları (Kilise babalarına ait yazıları) kasten tahrif ettiği görüşüne varıldı. 12.inci ve 13.üncü oturumda ise Makarios yargılandı ve Antakya patrikliğinden çıkarıldı. 15.inci oturumda ise ilginç bir anekdot gerçekleşti. Polykronios adında bir rahip Monotelitizimin doğru ve ilahi takdir alan bir görüş olduğunu ispatlamak için bir ölüyü diriltmeye çalıştı. Ölünün bedeni üzerine dualar okudu ama ölü dirilmedi. Böylece Polykronios’un ruhban seviyesi düşürüldü.
Konsil 16 Eylül 681 senesinde 174 piskoposun imzasıyla son buldu. Monotelitizim ve Monoenergizim sapkınlık ilan edildi. Bu akımı desteklemiş olan patrikler ve ruhaniler aforoz edildi ve bundan önceki 5 ekümenik konsilin kararları onandı. Neticesinde bir birleşme çabası daha başarısızlıkla sonuçlandı. Batı Hristiyanları Kalkedoncu olmaya devam ederken, Doğu Hristiyanları Miyafizit görüşlerine sadık kalmaya devam ettiler. Bu konsilin kararlarıyla Batı ve Doğu hristiyanları arasındaki ayrılık pekişmiş oldu.
****
KAYNAKÇA:
- Bury, John B. “A history of the later Roman empire from Arcadius to Irene, Volume 2” sf. 294-296.
- Davis, Leo Donald. “The First Seven Ecumenical Councils (325-787): Their History and Theology.” Michael Glazier; the Liturgical Press. Collegeville, Minnesota, 1990, sf. 258-287.
- Schaff, Philip. “Nicene and Post Nicene Fathers 2- Vol. 14: The Seven Ecumenical Councils.” http://www.ccel.org/ccel/schaff/npnf214.i.html
- Resim: Altıncı Ekümenik Konsil, 14. yüzyıl. Konstantin Manasses’in Kroniği. Wikimedia Commons.