Konsiller.008

II. İznik konsilin merkezinde yer alan konu ikonların doğası ve Kilise’deki yerleriyle ilgilidir. 8. yüzyıl Bizans dünyası ikona kırıcılar ve ikona destekçileri olmak üzere ikiye bölünmüştü. Bizans’taki bu olayların nasıl patlak verdiğini anlamak istiyorsak bu dönemin yaşanmasına neden olan tarihsel süreci anlamamız önemlidir.

İkonaların kökeni M.S. 200’lü yılların başında yeşeren Hristiyan sanatıdır. Bu tarihten önce Hristiyan motifler ve tasvirlerini bulmak oldukça güçtür. Günümüze ulaşmış en eski Hristiyan tasvirleri Roma’daki yeraltı mezarlarında bulunan 3.yüzyıl tasvirleridir. İlk iki yüzyılda pagan bir ortamda yaşayan Hristiyanlar için sanat putperestlikle eş anlamlıydı çünkü o dönemin sanatı elbette pagan ve putperest ilkelerini yansıtmaktaydı. 

Fakat 3. yüzyılın başında Hristiyan aleminde yeni bir akım ve olgu oluştu. Bu sefer pagan sanat motifleri tümüyle reddedilmek yerine Hristiyanlığın kurtuluş mesajını aktarmak ve müjdelemek için kullanmaya başlandı. Halen imparatorluk nüfusunun %5 veya %10’u oluşturan Hristiyanlar için sanat kalan %90’a mesajlarıyla ulaşmak için temel araç olacaktı. Bu bağlamda ilk kez 4. yüzyılda Hristiyan sanatının pozitif etkileri Kilise düşünürleri tarafından olumlu bir dil ile değerlendirilir.

5. ve 6. yüzyıllarda özellikle Bizans dünyasında ikona sanatının bir patlamasını görürüz. Sürekli savaşlar ve kriz ortamları içinde bulunan Bizans’ta, insanlar kaygıları karşısında manevi gerçeklerin hissedilir ve görünür hallerini özlemle çekmekteydi. Nihayetinde ikonalarla ilgili ilk teolojik açıklama ve tanımlar 6. yüzyılda karşımıza çıkmaya başladı. Efesli Hipatius’un sözleri bu akımı yansıtır: “Süsleme maddeleri sayesinde anlaşılabilir ve manevi olan ışığın [gerçeklerin] güzelliğine yönlendiriliyoruz.” Böylece 6. yüzyıl’a ulaştığımızda sanatın sadece öğretici bir yönü olmayıp, neredeyse sakramental bir statüye ulaşmıştır; yani Tanrı’nın varlığının aktif bir şekilde yer aldığı bir dini usül olmuştur.

Bizans İmparatoru III. Leo’nun hükümdarlığı sırasında meydana gelen olaylar bu dönem içersinde tetiklenir. Tam olarak bilinmeyen nedenlerden dolayı 726 yılında III. Leo ikonaları bir imparatorluk beyanıyla tümüyle yasaklar. Yaptığı ilk şey sarayın giriş kapılarından biri olan Halki kapısının üstünde bulunan Mesih İsa ikonasını kaldırmak olur. Saray muhafızlarından biri ikonaya ulaşmak için bir merdiven kullanır. Merdivenin çevresinde bir grup rahibe telaş içinde toplanır. Merdiven devrilir ve asker ölür. Sinirli muhafızlar öçlerini merdiveni deviren rahibeyi öldürerek alır. Bu rahibenin adı Theodosia’dır (14. yüzyılda Konstantinopolis’deki bir kilise bu rahibeye adanmış olacaktır- Aya Theodosia kilisesi, veya diğer bilinen ismiyle: Gül Camii).

III. Leo’nun neden böyle bir yasa çıkarttığı hala tartışma konusudur. Bazı tezler ikona kırıcılık hareketinin III. Leo tarafından manastırları kontrol altına almak istediğinden dolayı gerçekleştiğini savunur. Bizans merkezi bir imparatorluktu, manastır cemiyetleri ise özerk bir konuma sahipti; yani statükoyu bozma tehditi oluşturuyorlardı. Manastırlar birer ikona fabrikasıydı. Çoğu manastır geçimini ürettiği ikonalara borçluydu. Dolaysıyla ikonaları yasaklamak manastırların ekonomik kaynağını kesmek anlamına geliyordu. Bir başka teze göre III. Leo Araplarla girdiği sık savaşlardan yorgun düşmüş ve istilaları Tanrı’tan gelen bir ceza olduğunu yorumlamış. Hal böyleyken bu cezanın bir nedeni olmalıydı. Araplar insan figürlerinden oluşan dini tasvirleri yasaklıyordu; Bizansın ise dini tasvirlere yönelik aşırı bir sevgisi vardı. Belki de Tanrı onları putperestlik işlediklerinden dolayı cezalandırıyordu. Neticesinde III. Leo imparatorluğunun sorunları için bir günah keçisi arıyordu, ve böylece ikonaları seçmiş oldu.

M.S. 754 yılında ikona karşıtları kendi konsillerini oluşturarak (Hieria konsili) ikona yanlılarını aforoz etti. İkona karşıtı piskoposların ikonlara karşı temel argümanı ikonaların Nasturiliğe teşvik ettiği düşüncesiydi. Bu düşünceye göre ikonlar İsa’nın tanrısal doğasını değil insansal doğasını yansıtıyordu. Dolayısıyla ikona yapanlar ve ikonalara hürmet gösterenler insansal doğayı tanrısal doğadan ayırmaktaydılar. Evkaristiya (komünyon) ve haç figürü dışında Mesih’in varlığını yansıtan herhangi bir cisimleşme sapkınlık ilan edildi.

İmparator III. Leo’nun ikonaları yasaklaması Hristiyan alemini yeniden bölmüştü. Hem Batıdan hem Doğudan tepkilerin gelmesi pek gecikmedi. Batı’da Papa II. Gregor, Kilisenin dogmaları ve kararlarında İmparatorun söz sahibi olmayacağını, bu kararları Kilise kendi bünyesinin içersinde çözmesi gerektiğini diyerek ağır eleştirilerde bulundu. Doğu’da ise Şamlı Yuhanna (John of Damascus) ikona destekçilerinin teolojik altyapısını oluşturdu. 

Yuhanna’ya göre maddi şeyler saygı ve hürmet’e layık şeyler olabiliyordu. Aksini söylemek maddeyi tümüyle kötü gören Manicilik veya Gnostikçilik sapkınlığına düşmek olurdu. Kutsal Kitap, haç, ayin objeleri, Mesih’in varlığını yansıtan sanat, vb. şeyler hürmet ve saygıya layık olmakla birlikte asla tapınılmamalıydı. Yuhanna hürmet gösterme ve tapınma kavramları arasında bir farktan bahsediyordu. Bununla beraber Yuhanna ikonaların Tanrı lütfunu ve varlığını tecrübe etmemizi kolaylaştıran ve kutsallaşma yolculuğumuzda bize yardımcı olan birer araç olarak tanımlıyordu.

M.S. 780 yılında İmparator VI. Konstantin tahta geçene kadar ikona destekçileri sayısız zulüm politikalarına maruz kaldı. Konstantin tahta geçtiğinde 10 yaşındaydı ve henüz genç olduğundan annesi Atinalı İrini imparatorluğun fiili hükümdarı oldu. Atinalı İrini bir ikona yanlısıydı. İrini’nin teşviğiyle Batılı ve Doğulu ikona yanlısı piskoposlar toplanıp kendi konsillerini oluşturacaklardı. II. İznik Konsili için zemin artık hazır hale getirilmişti.

II. İznik konsili ilk başta 1 Ağustos 786 yılında Konstantinopolis’deki Kutsal Havariler kilisesinde toplanmayı denedi. Fakat ikona karşıtlarının şehirde çıkarttıkları isyandan dolayı konsilin adresi değişti ve piskoposlar İznik’de toplandı. Yaklaşık 300 piskoposun toplandığı konsil 24 Eylül 787’de ilk oturumunu gerçekleştirdi.

Konsilin dördüncü oturumunda ikona sanatını destekleyen Kutsal Kitap ayetleri ve Kilise Babalarının bu konuyla ilgili görüşleri ve alıntılarına yer verildi. Antlaşma çadırının perdeleri ve antlaşma sandığı üzerinde yer alan keruv (melek) figürleri; Hezekiel peygamberin tapınak görünümündeki keruv dekorasyonları bazı örnekler olarak kullanıldı (Çıkış 25:19; Çöl. Say. 7:89; İbraniler 9:5; Hezekiel 41:18). Başta Athanasius ve Nenizli Gregor gibi Kilise babalarının sanatsal tasvirlerle ilgili olumlu görüşleri aktarıldı. 

Altıncı oturumda Hieron konsilindeki tutanaklar okunduktan sonra bu konsil sapkın ilan edildi; kararları iptal oldu. Yedinci oturumda konsilin iman amentüsü yazıldı. Bu amentüye göre: 

“Kutsal ve hayat veren haç her yerde bir sembol olarak kullanıldığı gibi; Mesih İsa, Meryem, kutsal melekler, azizlerin ve kutsal kabul edilen kişilerin somut tasvirleri, kutsal kaplar, duvar halıları, dini giysiler,…kiliselerin duvarları veya evlerde kullanılabilir ve hürmet ve saygıyla karşılanmalıdır. Bu tasvirlerin üzerinde derin düşünülmesi, temsil ettikleri asıl örnekleri (prototipleri) tutukulu bir şekilde anımsamamıza neden olur. Dolaysıyla onlara gayretli ve saygın bir hürmetle yaklaşmamız uygundur, ancak imanımıza göre tek gerçek tapınış ve ibadet sadece Rabb’e aittir. Görüntüye sunulan hürmet temsil ettiği prototip’e geçer, dolayısıyla görüntüye hürmet gösteren gerçekte görüntünün temsil ettiği asıl gerçek prototip’e hürmet göstermiş olur.”

Sekizinci ve son oturum 23 Ekim 787 senesinde Konstantinopolis’un Magnaura sarayında gerçekleşti. Bu oturumda konsilin kararları piskoposlar, İrini ve VI. Konstantin tarafından imzalandı. Böylece ikona çatışmaları 60 senelik bir dönemin sonrasında resmi olarak son bulmuş oldu. Konsilden sonra bir müddet ikona karşıtlığı imparatorluğun değişik bölgelerinde devam etse de, artık bu hareket sönen bir alev haline gelmişti.

****

KAYNAKÇA:

  • Cormack, Robin, Writing in Gold, Byzantine Society and its Icons, 1985, George Philip, London
  • Davis, Leo Donald. “The First Seven Ecumenical Councils (325-787): Their History and Theology.” Michael Glazier; the Liturgical Press. Collegeville, Minnesota, 1990, sf. 290-319.
  • Schaff, Philip. “Nicene and Post Nicene Fathers 2- Vol. 14: The Seven Ecumenical Councils.” http://www.ccel.org/ccel/schaff/npnf214.i.html
  • Türkçe Kutsal Kitap, Kitabı Mukaddes Şirketi & Yeni Yaşam Yayınları, Eski ve Yeni Çevirisi.
  • Resim: 7. Ekümenik Konsil. 17. yüzyıl ikonası, Novodevichy Manastırı, Moskova. Wikimedia Commons.