Konsiller.004

5. yüzyıl’a girdiğimizde Hristiyan dünyasında iki önemli ilahiyat ekolu baş gösteriyordu. Biri İskenderiye merkezli, Kutsal Kitab’ı daha çok mecazi bir biçimde yorumlayıp İsa’nın ilahi doğasını vurguluyordu. Diğeri Antakya merkezli, Kutsal Kitab’ı daha kelime kelimesine yorumlayıp İsa’nın insani doğasını vurguluyordu. Bu iki ekol sürekli gayri-resmi bir rekabet içersineydi.

M.S. 428 yılında Antakya ekolünden gelen Şanlıurfa doğumlu Nestorius Konstantinopolis patriği oldu. Bu atanma Antakya ekolü için büyük bir prestij kaynağıydı. Sonuçta, Konstantinopolis bir önceki konsilin kararıyla Roma’dan sonra en çok onursal yetkiye sahip patriklik olmuştu. Nestorius Konstantinopolis’e vardığında tartışma ve kargaşa dolu bir ortam keşfetmiş. Bizansın başkentinde boy gösteren tartışmaların biri İsa Mesih’in kimliğiyle ilgiliydi. 

Hristiyan inancında Mesih İsa semanın dünya ile birleştiği yerdir. Özü Kelam/Logos olmasına rağmen, fiziksel ve dünyevi bir bedeni vardır. Dolaysıyla Hristiyan inancında İsa iki doğaya sahiptir. Biri ilahi- Tanrı’dan gelen; diğeri insani- Meryem Ana’dan gelen. Bu iki doğa, tek bir kişi olan, İsa Mesih’te birleşir.

Tartışan taraflardan biri İsa’nın ilahi kimliğini reddederken diğeri savunuyordu. Nestorius bu iki tartışan tarafı barıştırmak isterken İsa’nın kimliğiyle ilgili gizemi açtı ve Kelam ve İnsan unsurunu iki doğa veya öz (οὐσία, ousia) olarak değilde iki varlık (ὑπόστᾰσις, hypostases; İng. “existance”) olarak anlatmaktaydı. Görüşünü desteklemek için o döneme kadar Meryem Ana için kullanılan geleneksel “Theotokos” (“Tanrı doğuran”) ünvanını reddedip “Kristotokos” (Mesih doğuran) ünvanını kullanıyordu. Nestorius’un amacı kötü değildi fakat bu açıklama ile çoğunluğa göre sanki bir şizofreni vakasında olduğu gibi İsa’yı iki farklı kişiye bölmüştü.

İtirazlar gelmekte gecikmedi, ve tabiki bu itirazların başını çeken kişi İskenderiye ekolünün temsilcisi ve İskenderiye patriği olan Kiriliostu. Muhafazakar ve geleneksel Hristiyanlara göre Nestorius Meryem Ana’ya verdiği “Kristotokos” ünvanıyla Mesih’in ilahi kimliğini reddetmekteydi. Çünkü eğer Meryem’in doğurduğu kişi Tanrı özüne sahip değilse o zaman geriye basit bir insan kalıp Hristiyanlığın kurtarış mesajı artık anlamsız ve boş oluyordu.

Tabi tartışmayı daha da karışık yapan şey öz (οὐσία, ousia) ve varlık (ὑπόστᾰσις, hypostases) kelimeleri arasında bulunan Grekçe nüanslardı. “Ousia” kelimesi Türkçe’deki tabiat kelimesinde olduğu gibi zaman zaman bağlamına göre “kişilik” veya “karakter” anlamını taşıyan nüanslar içermekteydi. “Hypostases” kelimesi ise bağlamına göre “bir şeyin altında yatan esas gerçek” anlamına da geliyordu. Teknik olarak Kirilios ve yandaşları haklı olmalarına rağmen, Nestorius’un düştüğü durumu da anlamak lazım. Günümüzde birçok tarihçi ve ilahiyatçı Nestorius’un kendisini belki de bu kelime nüanslarından dolayı yanlış ifade ettiğini veya yanlış anlaşıldığını vurgular. Son yüzyılda bu görüşü destekleyen önemli bir keşif yapılmıştır.

1895 yılında, bir 16. yüzyıl kitap el yazması Hakkari, Konak’taki Nasturi patriğinin kütüphanesinde Amerikalı misyonerler tarafından keşfedi. Bu kitabın içeriklerinde 451’de Nestorius tarafından yazılan “Heraclides’in Çarşısı” adındaki bir eserin kopyası bulundu. 16. yüzyıldan kalma bu orijinal el yazısı 1915 yılında maalesef yok edildi, fakat bu yazının kopyaları günümüze kadar ulaşabilmişlerdir.  “Heraclides’in Çarşısı” adlı eserde Nestorius çağdaşları tarafından yanlış anlaşıldığını vurgulayıp Kalkedon konsilindeki formülasyona benzer bir ifadeye yer verir: “aynı birey iki yönlüdür.”

Hikayemize geri dönecek olursak…Nestorius kendi görüşlerinden o kadar emindiki görüşlerini savunmak ve Kirilios’un sapkın ilan edilmesi için İmparator II.Theodosius’a bir konsilin oluşturulması için ricada bulundu. Böylece 431 senesinde halen Efes antik kentinde kalıntıları bulunan Efes Meryem Ana kilisesinde bir Konsil düzenlendi fakat bu konsil Nestorius’un ümit ettiği gibi başlamadı.

7 Haziran 431 senesinde Konsil Efes Meryem Ana kilisesinde toplandı. Konstantinopolis patrikhanesini temsilen Nestorius ile birlikte 16 piskopos, İskenderiye patriği Kirilios ile 50 piskopos, Efes metropoliti ve beraberinde 52 piskopos, Batı kilisesini temsilen bir avuç piskopos hazır bulunmuyordu. Imparator II. Theodosios konsilde başkanlık yapması için İmparatorluk saray muhafızlarının başı olan Candidian’ı atadı. Kirilios duruşmaya başlamak istesede, Antakya ve Roma delegeleri henüz Efes’e ulaşmamıştı. Böyle bir durumda taraflı bir sonuç alınacağını şüphe eden Candidian ve Nestorius konsilin başlamasına izin vermediler.

Aradan iki hafta geçti ve Roma ile Antakya delegeleri hala ortalıkta yoktu. O yaz çok sıcak geçiyordu. Efes’in cehennem sıcağında bazı yaşlı piskoposlar hastalandı, bazıları sıcaktan ötürü öldü. Konsilde bulunan delegelerin sabrı artık tükeniyordu. Kiril konsilin başlaması için ısrar ediyordu. Nestorius yanlı bir şekilde yargılayacağını söyleyerek direnmeye çalışıyordu fakat artık iş işten geçmişti ve konsil iki haftalık bir ertelemeyle 22 Haziran gününde ilk toplantısını düzenledi.

5 gün sonra, 27 Haziran tarihinde, yolda sellerle ve hastalıklarla boğuşan Antakya Patiği Yuhanna ve beraberinde getirdiği yaklaşık 50 piskopos Efes’e vardı. Vardıklarında Nestorius’un sapkın ilan edilip aforoz edildiğini öğrendiler. Bu karar Antakyalı delegelerin yokluğunda alındığı için Antakyalı piskoposlar tarafından gayri-meşru ilan edildi. Bu sefer Candidian’ın başkanlığında Antakyalı piskoposlar bir toplantı düzenledi ve Kirilios’u sapkın ilan ettiler.

Konsil hayli karışık bir hal almıştı. Bir sonraki buluşma 10 Temmuz tarihinde Efes metropoliti Memnon’un evinde gerçekleşti. Roma’dan gelen papalığın delegeleri en sonunda Efes’e vardı. Papa Celestine’in sözcüsü Philip, Papa’nın Nestorius’un öğretişlerini eleştirdiği mektubu okudu. Bu mektup sayesinde konsilde çoğunluğun desteklediği bir konsensus’a ulaşıldı ve konsil tartışmaları resmi kararlara bağlandı:

  • Nestorius’un öğretişi sapkın ilan edildi. Mesih İsa’nın ilahi ve insani unsurları iki varlık veya şahsiyet olmadığı; rasyonel bir ruh ve bir bedeni olan; tam Tanrı doğasına ve tam insan doğasına sahip tek bir varlık olduğu ilan edili.
  • İsa’nın Tanrı doğasına sahip olduğunu vurgulayan Meryem Ana için kullanılan “Theotokos” (“Tanrı doğuran”) ünvanı resmiyet kazandı.
  • İznik amentüsü dışında bir amentünün yazılması veya İznik amentüsünün modifiye edilmesi yasaklandı.
  • Asli günahı reddeden Pelagius’un öğretişleri Kutsal Kitabın ve Kilise Babalarının öğretişlerine ve yorum geleneğine uymadığı için sapkın ilan edildi.

Konsil sonuçlanmasına rağmen tartışmalar Batı ve Doğu kiliseleri arasında derin bir yara yaratmıştı. Antakya ve doğusunda yer alan Hristiyanların bir kısmı konsilin kararına rağmen Nestorius’u ve öğretişlerini desteklemeye devam etti. Daha ileri bir tarihte Nestorius yanlısı öğretiş verdiği için Urfa ilahiyat okulu İmparator Zeno tarafından kapatıldı. Okul Sasani topraklarında yer alan Nusaybin’e taşındı. Sasani imparatorluğunun topraklarında yer alan Hristiyanları sürekli Roma ile bir dayanışmadan ötürü suçlanıp zulüm görüyorlardı. Böylece Sasani topraklarındaki Hristiyanlar, Hristiyan aleminin geri kalanından ayrılıp kendi özerk kilisesini kurmuş oldu. Özellikle Nestorius’un öğretişleri bu topraklarda bir hayli yayıldı. Asuri kilisesi ve Keldani Katolik gibi mezhepler Nasturi kilisesinin bünyesinde ortaya çıkmış mezheplerdir. Batı’dan ayrılan Nasturi kilisesi odağını özellikle Uzak doğuya çevirdi. Birçok Nasturi misyoner Orta Asya, Hindistan, hatta Çin’e kadar gidip Hristiyan inancını yaydı. Çin halk Cumhuriyetinde halen M.S. 6. ve 7. yüzyıllarda kurulmuş Nasturi kiliseleri bulmak mümkün! 

Nasturi kiliselerin bir kısmı günümüzde Batı kilisesiyle barışmıştır. Keldaniler papalığa bağlanırken, 1994 senesinde Papa II. Jean Paul ve Asuri Patriği IV. Dinka ortak bir açıklama yaparak Katolik ve Asuri kilisesinin barıştığını ve bunu takiben yapılan bir çalışma ile birbirinin komünyon (efkaristiya) ritini kabul ettiğini dile getirdiler.

****

KAYNAKÇA:

  • Common Christological Declaration between the Catholic Church and the Assyrian Church of the East: http://www.vatican.va/roman_curia/pontifical_councils/chrstuni/documents/rc_pc_chrstuni_doc_11111994_assyrian-church_en.html
  • Davis, Leo Donald. “The First Seven Ecumenical Councils (325-787): Their History and Theology.” Michael Glazier; the Liturgical Press. Collegeville, Minnesota, 1990, sf. 134-166.
  • Jenkins, Phillip. “Jesus Wars.” Harper Collins, New York, 2010, sf. 129-169.
  • Louth, Andrew. “John Chrysostom to Theodoret of Cyrrhus,” in Frances Young, Lewis Ayres and Andrew Young, eds, The Cambridge History of Early Christian Literature, 2010, sf. 348.
  • Nestorius, “The Bazaar of Heraclides.” İngilizce çeviri: http://www.tertullian.org/fathers/#Nestorius
  • McGuckin, John Anthony. “St. Cyril of Alexandria: The Christological Controversy : Its History, Theology, and Text.” St. Vladimir’s Seminary Press, 2004, sf. 19-78.
  • Schaff, Philip. “Nicene and Post Nicene Fathers 2- Vol. 14: The Seven Ecumenical Councils.” http://www.ccel.org/ccel/schaff/npnf214.i.html
  • Resim: Vasily Surikov. Efes Konsili. Wikimedia Commons.