Hristiyan Türkler.007

Türkçe ismi kayıtlarda geçmeyen Konstanin, Midilli adasında doğmuştur. Henüz çocukken Babası vefat eder fakat annesinin yardımıyla İslami örf ve adetlere göre yetiştirilir. 15 yaşındayken çiçek hastalığı geçirir ve bunun sonucunda kör olur. Çocuğun bu haline acıyan Ortodoks bir kadın annesinden izin alarak onu bir ayazmaya götürür. Ayazmada onun için dua eder, yüzünü yıkar ve mucizevi bir şekilde çocuk iyileşir. Konstantin iman etmese de, bu olay hayatında derin bir iz ve hatıra bırakır.

Kısa bir müddet sonra Konstantin’in annesi tekrar evlenir fakat yeni üvey baba sıklıkla sarhoş olup çocukları döver. Şiddete daha fazla tahamül edemeyen Konstantin, kardeşi ve ağabisiyle birlikte İzmir’e kaçıp bir manav açar. Sebze ve meyve siparişlerinin teslimatını üstlenen Konstantinin uğradığı mekanlardan biri Metropolit II.Kalinikos’un kilisesi olur. Zaman zaman litürjik okumalar ve ayinleri dinlemek için bir müddet kilisede bekler. Zamanla Hristiyan inancına ısınmaya başlar ve kilisede iki arkadaş edinir.

Bir gün İzmir’i bir veba salgını vurur. Konstantin yeni arkadaşlarıyla birlikte kilise’ye sığınıp mum yakar. Duaları cevap bulur ve salgından kurtulur. Fakat bu olaydan sonra hayatı bir bocalama ve ahlaksızlık dönemine girer. Belki de çocukluğunda yaşadığı mucizeyi anımsayarak Konstantin tövbe eder ve ahlaksız hayat biçimini bıraktıktan sonra Yunanistan’daki kutsal Atos dağına gitmeyi karar verir. Kendisi bir manastıra sığınıp münzevi bir hayat sürdürmek ister. Atos dağındaki keşişleri büyük bir korku sarar çünkü Konstantin bir Müslümandır ve onun din değiştirmesi keşişlere büyük sorunlar yaratabilir. Aziz Pavlus manastırındaki rahipler onu Büyük Lavra manastırına gönderir. Büyük Lavra manastırındaki rahipler onu Azize Anna manastırına gönderir, vs. Eninde sonunda kendisini “Kutsal Üçlü”, diğer adıyla “Kafsokalivia” manastırında bulur. Orada inzivaya çekilmiş olan Patrik V. Gregorios ile tanışır. 

Patrik, Konstantin’in samimiyetini ölçmek amacıyla ona birkaç soru yönlendirir: “Neden, ey genç, biz hor görülenlere geldin? Bizden ne istiyorsun? Bizim sana verebileceğimiz bir şey yoktur. Biz bütün milletlerin arasında en alçak olanı değil miyiz? Siz ise egemenlik, kudret, ve dünyaya’nın nimetlerine sahipsiniz? Birçokları senin bulunduğun konumda olmak isterken, neden memnun değilsin?

Bu soruların karşısında Konstantin hüngür hüngür ağlamaya başlar ve Patrik gencin saf niyeti konusunda ikna olur. Patrik şöyle devam eder: “Seni vaftiz etmek için yakında manastıra döneceğim. Yalnız temiz bir hayat sürdürmeye ve bu kararını hiç kimseye anlatmamaya dikkat et.” Konstantin Kafsokalivia manastırına çekilir. Uzun bir ara geçer ama Patrik dönmez. Genç adam sabırsızlanmaya başlar. Manastırın baş keşişi Konstantin’in hayatını gözlemlemektedir. Kendisi genç adamın imanından ikna olur ve onu vaftiz eder. Böylece yeni vaftiz ismiyle, yani “Konstantin” olarak tanınmaya başlar. 

Bir gün Konstantin Aziz Vaftizci Yahya manastırına getirilen, yeni din şehitlerine ait kutsal emanetleri görmeye gider. Sonrasında hayli üzgün bir yüz ifadesiyle döner. Baş keşiş ona bu üzüntünün nedenini sorar. Konstantin şöyle cevap verir: “Yeni din şehitlerinin emanetlerine hürmet gösterdiğim sırada ruhum onlara tümüyle bağlandı ve içimde onlar gibi şehit olma arzusu filizlendi.” Baş keşiş bunu duyunca “Rab’be Hamdolsun, eğer bu yüreğinin isteğiyse eminimki Tanrı sana bu onuru bahşedecektir” diye karşılık verir.

Konstantin 40 gün boyunca günde sadece bir öğün yemek yiyerek oruç tutar. Bu oruç sonucunda İzmir’e dönmeyi ve başlıca ailesini imana davet edip vaftiz etmeyi kararlaştırır. Dönüş yolculuğunu kuru üzüm satarak finanse eder. Ayvalık’a ulaştığında İzmir’deki manav günlerinden kendisini tanıyan biri onu yerel Ağa’ya ihbar eder. İlk başta kimliğini gizlemeye çalışsa da başarılı olmaz ve sonunda bir zamanlar Müslüman olup, daha sonrasında ebedi hayata kavuşma arzusuyla Hristiyan olduğunu itiraf eder.

Böylece Konstantin İslam’a dönmesi için baskı görür, daha sonrasında dile dokülemeyecek korkunç işkencelere maruz kalır. Fakat bütün bunlara rağmen imanı terk etmez. En sonunda İstanbul’a gönderilir ve orada hapsi boylar. Burada 40 gün daha işkencelere maruz kalır ve sonunda asılarak idam edilir. Sünnetli olduğu gerekçesiyle de İslami bir mezarlıkta gömülür. Böylece Midillili Konstantin Mesih’e beslediği sevgi sonucunda 2 Haziran 1819’da hayata gözlerini yumar.

****

KAYNAKÇA:

  • Kementzetzis, Stylianos. “Synaxaristis Nomartyron.” Selanik, 1984, sf. 584-596.
  • Perantonis, John M. “Lexicon Neomartyron.” Atina, 1972, sf. 304-307.
  • Vaporis, Nomikios Michael. “Witnesses For Christ: Orthodox Christian Neomartyrs of the Ottoman Period, 1437-1860.” Saint Vladimir’s Seminary Press. New York, 2000, sf. 324-328.