Hristiyan Türkler.006

Konitsa Yünanistanın batısında, Arnavutluğa komşu olan Epir bölgesinin bir kasabasıdır. Yahya 1785 doğumludur ve babası hem bir derviş hem de bir şeyhdir. Büyük ihtimalle Arnavut bir aile geçmişine sahip olmasına rağmen dönemin anlayışı itibarıyla Türk sayılmaktaydı. 20 yaşına geldiğinde Yahya bir derviş tarikatına üye olur. Sonrasında Konitsa’da yeterince tekke bulunmadığı için Vrakhori’ye taşınır (günümüzde Agrinion olarak bilinen kent). Vrakhori’nin valisi Haznedar Yusuf Arap Paşa (Rum kaynaklarında: “Haznatar Isufaravos”) Yahya’nın babasıyla arkadaşdır. Dolaysıyla Yahya vali’nin sarayında konaklayıp vali’ye hizmet eden özel dervişi olur. 

1806-1812 Osmanlı-Rus Savaşına katılan Yahya İyonya adalarında geçen çatışmalarda Ruslara karşı mücadele eder. Savaş esnasında birçok Hristiyan ile tanışma fırsatı bulur ve Hristiyanlığı araştırmaya başlar. Savaştan sonra Vrakori’ye döndüğünde Yahya artık bir Hristiyan gibi yaşamaya başlamıştır. Derviş kıyafetlerini bir kenara bırakıp Ortodoks Hıristiyanların giydi giysileri giyer. Her ne kadar vaftiz olmak istesede, yetkililerden korkan bölgenin Hristiyan papazları onu vaftiz etmekten kaçınır. Haznedar Yusuf Arap Paşa bir başka bölgeye atanır fakat Yahya onunla birlikte gitmektense İthaka adasına kaçar. Orada vaftiz olur ve İoannis (Yuhanna) ismini alır. Yünan yarımadasına döndüğünde Ortodoks bir kadınla evlenir ve bir Hristiyan olarak yaşamaya devam eder. Aradan bir zaman geçer ve Yahya’nın babası oğlunun din değiştirdiğini öğrenir. Tekrar islamiyet’e dönmesi ve oğlunu ikna etmeleri için iki derviş gönderir. Bütün çabalara rağmen Yahya Hristiyan kalmakta kararlıdır ve yeni imanına sadık kalır. Yahya’nın İslamiyeti terk ettiği haberi çabucak yayılır ve Vrakhori kentindeki bazı Müslümanlar kendisini ihbar eder. Askerler tarafından tutuklandıktan sonra bölgenin dini yargıcına götürülür. Yargıç Yahya’nın kimliğini sorduktan sonra Yahya şöyle cevap verir: “Ben Ortodoks bir Hristiyanım ve adım İoannisdir.” Yargıç: “Sen Konitsa şeyhinin genç derviş oğlu değil misin yani?” Yahya: “Evet doğrudur. Ama ben artık Hristiyanım ve bir Hristiyan olarak da ölmeye hazırırm.” Yargıç: “Hristiyan karın seni kandırmış olmalı. Aklını başını topla. Kelime-i şehadet getir ve sana büyük onurlar bahşedeyim.” Yahya: “Hristiyanların kutsal imanını bırakıp İslamiyetin körlüğüne döncek kadar aptal olduğumu zannetmeyin.” Yargıç bu cevaba oldukça sinirlenir ve Yahya’nın başı kesilerek infaz edilmesini buyurur. Başı kesilmeden önce Yahya dua eder: “Rab, egemen olarak döndüğünde beni anımsa, Amin.”

Yahya öldürüldükten sonra cenazesinin defnedilmesine izin verilmez ve cesedi Aziz Demetrios kilisesi yakınlarında bir akarsuya atılır. Yöredeki Hristiyanlar Vrakhori valisine rüşvet vererek Yahya’nın cesedini kurtarıp gizli bir ayinle gömerler. Böylece Konitsalı Yahya Mesih’e olan sadakati yüzünden 23 Eylül 1814’de, henüz 29 yaşındayken bu hayata gözlerini yumar.

****

KAYNAKÇA:

  • Kementzetzis, Stylianos. “Synaxaristis Nomartyron.” Selanik, 1984, sf. 70-73.
  • Perantonis, John M. “Lexicon Neomartyron.” Atina, 1972, sf. 256-266.
  • Vaporis, Nomikios Michael. “Witnesses For Christ: Orthodox Christian Neomartyrs of the Ottoman Period, 1437-1860.” Saint Vladimir’s Seminary Press. New York, 2000, sf. 288-290.